Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10. Anadolu Medya Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, medyaya yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Yabancı güçlerin operasyon aygıtı olarak toplum mühendisliğine heveslenen medyaya ne saygı duyarız ne müsamaha gösteririz" diyerek, basın özgürlüğü konusundaki tartışmaları alevlendirdi. Anadolu medyasının önemine vurgu yapan Erdoğan, bu medyanın Türkiye'ye ait olduğunu ve hakikatin peşinde koştuğunu belirtti.
Türkiye'de Basın Özgürlüğü Tartışmaları
Erdoğan, geçmişte medyanın gadrine uğradığını ve itibar suikastlarına maruz kaldığını ifade ederek, "Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik" dedi. 28 Şubat dönemindeki medya atmosferini hatırlatan Erdoğan, o günlerdeki karanlık ve utanç verici günlerin geride kaldığını söyledi. Türkiye'nin 2002 öncesine göre daha özgür ve zengin bir medya ekosistemine sahip olduğunu savunan Erdoğan, bu özgürlüğün bazen sorumsuzluk seviyesine kadar gittiğini belirtti.
Erdoğan'ın bu açıklamaları, Türkiye'deki basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Hükümetin medyaya yönelik baskıları eleştirilirken, Erdoğan'ın sözleri bu eleştirilere yanıt niteliği taşıdı. Özellikle milli güvenliğe dair konularda, Türkiye'deki basın kuruluşlarının Batı'daki meslektaşlarına göre daha rahat kalem oynattığını savunan Erdoğan, MİT TIR'larının durdurulması, 17/25 Aralık darbe girişimi ve Gezi olayları gibi olaylarda medyanın rolünü eleştirdi. FETÖ'nün medya aracılığıyla demokrasiye kastettiğini ve bazı çevrelerin bu örgütü koruduğunu iddia etti.
Yeni Türkiye'de Medya ve Sorumluluk
Erdoğan, Türk medyasındaki artan çeşitliliğin ve renkliliğin, vesayetçilerin gölgesine sığınarak gazetecilik yapanları rahatsız ettiğini ifade etti. "Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı" diyerek, Yeni Türkiye'de eskiye rağbet kalmadığını vurguladı. Demokrasiye güç veren medyanın hükümete muhalif de olsa başlarının üstünde yeri olduğunu belirten Erdoğan, yapıcı eleştiri ve muhalefetin her zaman arzu ettikleri bir durum olduğunu söyledi. Ancak medya sopasıyla siyaset kurumunu ve milleti hizaya sokmaya çalışanlara karşı duruşlarının net olduğunu yineledi.
Erdoğan, basın özgürlüğünün suistimal edilmesine karşı olduklarını ve haysiyet cellatlıklarının, yalan haberin, iftiranın ve dezenformasyonun kabul edilemez olduğunu belirtti. Medya ekosisteminin kalitesini artırmak için hep birlikte çalışmak gerektiğini vurgulayan Erdoğan, Anadolu medyasının bu konuda elini taşın altına koymasını beklediğini ifade etti. Filistinli gazetecilerin canice katledildiğini hatırlatan Erdoğan, eline mikrofon ve kamera alan herkesin gazeteci olmadığını, milleti provoke eden ve hakaret edenlerin gazeteci olarak kabul edilemeyeceğini söyledi.
Erdoğan'ın bu açıklamaları, Türkiye'deki medya ve siyaset ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Basın özgürlüğü konusundaki tartışmaların daha da alevlenmesi ve medyanın sorumluluğu konusundaki beklentilerin artması bekleniyor. Özellikle yabancı güçlerin operasyon aygıtı olarak görülen medyaya karşı daha sert bir tutum sergilenmesi ve medya ekosisteminin kalitesinin artırılması için yeni adımlar atılması öngörülüyor.