Ankara'da yaşanan olay, kadına yönelik şiddetin ve tehdidin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi. 10 yıl önce boşanan T.B., eski eşi H.E.'nin evlenmesinin ardından, kızı B.B. ile birlikte H.E.'yi ölümle tehdit etmeye başladı. Tehditlerin içeriği ise oldukça ürkütücüydü: İstanbul'da sokak ortasında öldürülen Bahar Aksu'nun görüntüleri kullanılarak, benzer bir sonla korkutulmaya çalışıldılar. Ancak olayın vahametine rağmen, T.B.'nin adli kontrol şartıyla serbest bırakılması büyük tepki çekti.

Tehditler ve Yaşananlar

H.E. ve kızı B.B., T.B.'nin sürekli tehditleri altında yaşamaya başladı. T.B., Bahar Aksu cinayetini hatırlatarak, "Sizin de sonunuz böyle olacak" şeklinde mesajlar gönderiyordu. Bu durum, anne ve kızının psikolojisini derinden etkiledi. Yaşadıkları korku ve endişe nedeniyle yetkililere başvurdular. Ancak, T.B.'nin serbest bırakılması, adalete olan güvenlerini sarstı.

Adli Süreç ve Tepkiler

Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında T.B. gözaltına alındı. Ancak, mahkeme T.B.'yi adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Bu karar, kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı. Kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, karara sert tepki gösterdi. Adaletin, kadınları korumak yerine, şiddet uygulayanları cesaretlendirdiği eleştirileri yükseldi. Sosyal medyada da #Adaletİstiyoruz etiketiyle kampanyalar başlatıldı. Bu tür olayların önüne geçilmesi için daha caydırıcı cezaların uygulanması gerektiği vurgulandı.

Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet Gerçeği

Türkiye'de kadına yönelik şiddet, ne yazık ki, önemli bir toplumsal sorun olmaya devam ediyor. Resmi rakamlara göre, her yıl yüzlerce kadın, erkek şiddetinin kurbanı oluyor. Bu şiddet, fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel olmak üzere farklı şekillerde ortaya çıkabiliyor. Kadın cinayetleri ise, bu şiddetin en acımasız ve geri dönülemez sonucu. Kadınların korunması, şiddetin önlenmesi ve faillerin cezalandırılması için daha etkin politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor.

Sonuç

Ankara'da yaşanan bu olay, adaletin tecellisi konusunda ciddi soru işaretleri yaratmıştır. T.B.'nin serbest bırakılması, şiddet mağdurlarının korunması ve faillerin cezalandırılması konusunda daha kararlı adımlar atılması gerektiğini bir kez daha hatırlatmaktadır. Unutulmamalıdır ki, her bir kadın cinayeti, toplumun vicdanında derin yaralar açmaktadır ve bu yaraların sarılması için hep birlikte mücadele etmek gerekmektedir. Bu tür vakaların takipçisi olmak ve adaletin sağlanması için sesimizi yükseltmek, hepimizin sorumluluğundadır.