78'lik Saatçi: Çıraklarından Biri Vali Oldu! Zamana Meydan Okuyor
Gündem

78'lik Saatçi: Çıraklarından Biri Vali Oldu! Zamana Meydan Okuyor


01 July 20255 dk okuma18 görüntülenmeSon güncelleme: 14 August 2025

Erzincan'da yaşayan 78 yaşındaki Sebahattin Tanoğlu, yarım asrı aşkın süredir 20 metrekarelik dükkanında zamanı ayarlamaya devam ediyor. İlk bakışta sıradan bir saatçi dükkanı gibi görünse de, bu küçük dükkanın ardında büyük bir başarı hikayesi yatıyor. Sebahattin Usta, yanında çalıştırdığı çıraklarından birinin vali, diğerinin ise banka müdürü olduğunu gururla anlatıyor. Ancak, günümüzde bu mesleğe ilgi duyan gençlerin sayısının azalmasından dolayı duyduğu üzüntüyü de dile getiriyor.

Saatçiliğe İlk Adım

Sebahattin Tanoğlu'nun saatçilikle tanışması, 1960'lı yıllarda abisinin ısrarlarıyla olmuş. İlk olarak çırak olarak başladığı bu meslekte kısa sürede ustalaşan Tanoğlu, askerlik görevi için mesleğine ara vermek zorunda kalmış. Askerlik dönüşü ise, 1970 yılında Erzincan Merkez Çarşısı'nda kendi dükkanını açarak hayallerini gerçekleştirmeye başlamış. O günden beri, 20 metrekarelik dükkanında akrep ile yelkovanın kovalamacasına tanıklık ediyor.

Usta-Çırak İlişkisinin Önemi

Sebahattin Usta, mesleğinin inceliklerini öğretmek için her zaman çıraklar yetiştirmiş. Bu çıraklar arasında vali ve banka müdürü gibi önemli görevlere gelen isimler olması, Tanoğlu'nun ustalığının ve verdiği eğitimin ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Usta-çırak ilişkisi, sadece mesleki bilgilerin aktarılmasıyla kalmayıp, aynı zamanda ahlaki değerlerin ve yaşam tecrübelerinin de paylaşıldığı önemli bir gelenek. Ancak, günümüzde bu geleneğin zayıflaması, Sebahattin Usta gibi zanaatkarları derinden üzüyor.

Geleceğe Dair Endişeler

Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, saatçilik gibi geleneksel meslekler maalesef gözden düşmeye başladı. Dijital saatlerin ve akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte, mekanik saatlere olan ilgi azalırken, saat tamircilerine olan ihtiyaç da azalıyor. Sebahattin Usta, bu durumdan dolayı endişeli olduğunu belirtiyor ve "Şimdi gelen de yok, bu işe heves veren de yok." diyerek mesleğinin geleceğiyle ilgili kaygılarını dile getiriyor. Ancak, tüm olumsuzluklara rağmen, Sebahattin Usta, dükkanında akrep ile yelkovanın kovalamacasına tanıklık etmeye ve zamanı ayarlamaya devam ediyor.

Sebahattin Tanoğlu'nun hikayesi, sadece bir saat ustasının değil, aynı zamanda bir neslin ve bir geleneğin hikayesi. Onun dükkanı, sadece saatlerin tamir edildiği bir yer değil, aynı zamanda geçmişin hatıralarının yaşatıldığı bir mekan. Umarım, Sebahattin Usta gibi zanaatkarların kıymeti bilinir ve onların meslekleri gelecek nesillere aktarılır.