
Cem Küçük'ten Erdoğan İtirafı: Uçakta Sorular Önceden Mi Alınıyor?
Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük'ten çarpıcı açıklamalar geldi. Küçük, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a uçakta yöneltilecek soruların İletişim Başkanlığı tarafından önceden alındığını ve bazı soruların çıkarıldığını doğruladı. Bu durum, medya özgürlüğü ve gazetecilik etiği açısından tartışmaları beraberinde getirdi.
Sansür İddiaları ve Medyanın Rolü
Cem Küçük, İletişim Başkanlığı'nın "aykırı veya sorulmasını istemediği" soruları çıkardığını belirterek, bu uygulamanın neden yapıldığını anlamadığını ve yanlış bulduğunu ifade etti. Küçük, medyanın büyük bir bölümünün hükümet yanlısı olduğunu vurgulayarak, "Zaten uçaktaki gazeteciler ters ne sorabilir ki!" şeklinde konuştu.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici de daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorulacak soruların saatler öncesinden kendisine ulaştığını açıklamıştı. Bu açıklamalar, Cumhurbaşkanı'na yöneltilen soruların önceden belirlendiği ve kontrol altında tutulduğu iddialarını güçlendiriyor.
Cem Küçük'ün açıklamaları şu şekilde:
- İletişim Başkanlığı uçaktaki her gazeteciden soracakları soruları alıyor.
- Aynı sorular olmasın diye dikkat ediliyor.
- İletişim Başkanlığı aykırı ya da sorulmasını istemediği soru varsa onları da çıkarıyor.
"Erdoğan Zor Sorulardan Memnun Kalır"
Cem Küçük, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zor sorulardan memnuniyet duyacağını savunarak, "Ve hakkıyla da her soruyu cevaplar. Hatırlayın, uluslararası gazeteciler Erdoğan’a ne zor sorular sordu. Ne oldu? Erdoğan hepsinin ağzının payını verdi. FETÖ’cü gazeteciler 17/25 Aralık’ta sorular soruyordu. Erdoğan hepsini ezip geçiyordu. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan için zor soru diye bir şey yoktur" dedi.
Normalleşme Çağrısı ve Öneriler
Cem Küçük, normalleşme sürecine katkı sağlamak amacıyla ılımlı muhalif gazetecilerin de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağına alınması gerektiğini önerdi. Ayrıca, Özgür Özel'in de yaptığı ziyaretlere hükümet yanlısı gazetecileri davet etmesi gerektiğini belirterek, siyasi kutuplaşmanın bu şekilde azaltılabileceğini ifade etti.
Cem Küçük'ün bu açıklamaları, Türkiye'deki medya özgürlüğü ve gazetecilik etiği tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İletişim Başkanlığı'nın bu uygulaması, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle ne kadar örtüşüyor? Bu durum, medyanın hükümet üzerindeki denetim rolünü nasıl etkiliyor? Bu sorular, önümüzdeki günlerde daha da çok tartışılacağa benziyor.