
Hasandin Yaylası Maden Ocağına İptal Davası! ÇED Raporu Şoku
Diyarbakır Barosu ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD),Pasur'un gözde yaylası Hasandin bölgesinde planlanan maden arama ve işletme projesi için verilen "ÇED gerekli değildir" kararının iptali istemiyle idari yargıya başvurdu. Bu karar, bölgedeki doğal güzelliklerin ve ekolojik dengenin korunması adına büyük bir önem taşıyor.
Hasandin Yaylası'nda Maden Tehlikesi mi?
Hasandin Yaylası, doğal güzellikleri ve zengin biyoçeşitliliği ile bilinen önemli bir bölge. Ancak, maden arama ve işletme faaliyetleri, bu doğal zenginliklerin yok olmasına neden olabilir. Diyarbakır Barosu ve ÖHD, bu tehlikeye dikkat çekerek, "ÇED gerekli değildir" kararının hukuka aykırı olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini savunuyor.
Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED),bir projenin çevreye olası etkilerini değerlendiren ve bu etkileri en aza indirmek için alınması gereken önlemleri belirleyen önemli bir süreçtir. "ÇED gerekli değildir" kararı, projenin çevreye önemli bir etkisinin olmayacağı anlamına gelir. Ancak, Diyarbakır Barosu ve ÖHD, maden arama ve işletme projesinin Hasandin Yaylası'nda ciddi çevresel sorunlara yol açabileceği gerekçesiyle bu karara karşı çıkıyor.
Davanın Gerekçeleri Neler?
Dava dilekçesinde, "ÇED gerekli değildir" kararının alınmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılıklar bulunduğu belirtiliyor. Özellikle şu noktalara dikkat çekiliyor:
- Projenin çevreye olası etkileri yeterince değerlendirilmemiştir.
- Halkın katılımı sağlanmamıştır.
- Bölgedeki doğal yaşamın korunması için gerekli önlemler alınmamıştır.
Diyarbakır Barosu ve ÖHD, mahkemeden "ÇED gerekli değildir" kararının yürütmesinin durdurulmasını ve iptal edilmesini talep ediyor.
Bundan Sonra Ne Olacak?
Davanın açılmasıyla birlikte, Hasandin Yaylası'nda maden arama ve işletme projesinin geleceği belirsizliğe girdi. Mahkemenin vereceği karar, hem bölgedeki doğal yaşamın korunması hem de benzer projelerin uygulanması açısından önemli bir emsal teşkil edecek. Çevre örgütleri ve bölge halkı, davanın takipçisi olacaklarını ve Hasandin Yaylası'nın korunması için mücadele edeceklerini belirtiyor.
Hasandin Yaylası'nda yaşanan bu gelişmeler, Türkiye'deki çevre davalarının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir bir gelecek için, çevre davalarının etkin bir şekilde takip edilmesi ve sonuçlandırılması büyük önem taşıyor.