Süleyman Soylu'nun Cumhuriyet Gazetesi ile yaşadığı hukuki süreç sonuçlandı. Soylu'nun avukatı tarafından yapılan başvuruda, gazetenin 2021 yılı boyunca aralıksız bir şekilde, 254'ü doğrudan kendisini hedef alan toplam 313 haber ve köşe yazısı yayımladığı belirtilmişti. Bu yayınların büyük bölümünün gerçeğe aykırı, iftira niteliğinde ve kişilik haklarını zedeleyici olduğu iddia edilmişti. Mahkeme, yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Gazetesi'nin tazminat ödemesine hükmetti.

Davanın Gerekçesi ve İddialar

Dava dilekçesinde, Cumhuriyet Gazetesi'nin sistematik ve ısrarlı saldırılarla kamuoyunda Soylu'yu suçla bağlantılı, etik dışı ilişkiler yürüten ve görevi kötüye kullanan bir kişi olarak göstermeye çalıştığı vurgulandı. Ayrıca, ailesi üzerinden algı operasyonları yapıldığı ve itibar zedeleyici içeriklerle kamu güvenliğini hedef alan bir yayın politikası izlendiği ifade edildi.

• FETÖ Propagandası İddiası: Gazetenin, FETÖ/PDY firarileri ve diğer terör örgütü mensuplarının sosyal medya üzerinden yürüttüğü kara propaganda içeriklerini haberleştirerek yaygınlaştırdığı iddia edildi.
• Güvenlik Güçlerinin İtibarsızlaştırılması: Bu yolla güvenlik güçlerinin operasyonlarının itibarsızlaştırılmasının hedeflendiği de dava dosyasına yansıdı.

Bu iddialar üzerine mahkeme, haberlerin içerik ve sunum biçimini dikkate alarak basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığına, eleştiri sınırının ötesine geçilerek kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığına kanaat getirdi.

Mahkemenin Kararı ve Gerekçesi

Mahkeme, Cumhuriyet Gazetesi'nin 25 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti. Kararın gerekçesinde, haberlerin içeriği ve sunum biçimi dikkate alınarak basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı, eleştiri sınırının ötesine geçilerek kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı belirtildi. Bu karar, basın özgürlüğü ve kişilik hakları arasındaki denge konusunda önemli bir tartışma yaratabilir.

Türkiye'de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü sıkça tartışılan konular arasında yer alıyor. Bu dava, basın kuruluşlarının haber yaparken dikkat etmesi gereken sınırları bir kez daha gündeme getiriyor. Kişilik haklarının korunması ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi arasındaki denge, bu tür davaların temelini oluşturuyor.

Süleyman Soylu'nun bu davayı kazanması, benzer durumlarda diğer siyasetçiler ve kamu görevlileri için de emsal teşkil edebilir. Basın kuruluşlarının haber yaparken daha dikkatli ve özenli davranması, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşıyor.