
UCM'ye ABD Yaptırımı: Avrupa'dan Şok Tepki! Adalet mi Siyaset mi?
ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) yargıçlarına yönelik yaptırım kararı, Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkaran UCM'ye destek mesajları art arda gelirken, Avrupa Birliği (AB) ve üye ülkelerden Washington yönetimine sert tepkiler yükseldi. Peki, bu yaptırım kararı ne anlama geliyor ve Avrupa'nın tepkisi neden bu kadar sert?
Avrupa Birliği'nden Tam Destek
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, UCM'ye ve yetkililerine tam destek verdiklerini belirtti. Von der Leyen, "Komisyon, Uluslararası Ceza Mahkemesini ve yetkililerini tamamen desteklemektedir." ifadesini kullandı. UCM'nin dünyanın en ağır suçlarının faillerinden hesap sorduğunu vurgulayan von der Leyen, Mahkemenin baskı olmaksızın özgürce hareket edebilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu açıklama, AB'nin UCM'nin bağımsızlığına verdiği önemi açıkça gösteriyor.
Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp da X hesabından yaptığı açıklamada, UCM yetkililerine yönelik yeni yaptırımları onaylamadıklarını belirtti. Veldkamp, bağımsız uluslararası mahkemelerin engellenmeden çalışmalarını yürütebilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Mahkemenin arkasında kararlılıkla duruyoruz." dedi. Hollanda'nın, ev sahibi ülke olarak, mahkemenin mümkün olduğunca engelsiz işlev görebilmesini sağlama konusunda kararlı olduğunu da sözlerine ekledi.
Üye Ülkelerden Sert Tepkiler
Slovenya Cumhurbaşkanı Natasa Pirc Musar, ABD'nin Sloven hakim Beti Hohler de dahil olmak üzere UCM hakimlerine yaptırım uygulama kararını şiddetle kınadı. Musar, bu hareketin son derece rahatsız edici ve kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, hiçbir ülkenin, adalet ve hukukun üstünlüğüne hizmet edenlere tehditte bulunmaması ya da cezalandırmaması gerektiğini belirtti. UCM'nin insanlığı ilgilendiren en ciddi suçları kovuşturmak üzere kurulmuş bağımsız bir yargı kurumu olduğunu hatırlatan Musar, bu Mahkemenin hakimlerini zan altında bırakmanın, hesap verebilirlik ve adalet fikrine yönelik bir "saldırı" olduğunu kaydetti.
Avusturya Dışişleri Bakanlığı da sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, ABD'nin yaptırım kararından derin üzüntü duyulduğunu bildirdi. Açıklamada, "Uluslararası Ceza Mahkemesinin, uluslararası suçların cezasız kalmaması için yürüttüğü çalışmalar baltalanmamalıdır." ifadesine yer verildi.
Finlandiya Dışişleri Bakanlığı da ABD'nin yaptırım kararından derin endişe duyulduğunu kaydederek, UCM'nin görevini korkmadan yerine getirebilmesinin gerektiğine işaret etti ve Mahkemenin yargı ve kovuşturma bağımsızlığının önemini vurguladı.
UCM Nedir ve Neden Hedefte?
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM),soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçu gibi en ağır uluslararası suçları yargılamak üzere kurulmuş daimi bir uluslararası mahkemedir. 2002 yılında kurulan UCM, Roma Statüsü adı verilen bir anlaşma ile kurulmuştur ve 123 üye devleti bulunmaktadır. ABD, UCM'nin kurucu anlaşmasına taraf değildir ve mahkemenin yargı yetkisini tanımamaktadır.
ABD'nin UCM'ye yönelik eleştirileri, mahkemenin Amerikan vatandaşlarını yargılayabileceği ve ABD'nin egemenliğini ihlal edebileceği yönündedir. Bu nedenle, ABD geçmişte de UCM'ye karşı çeşitli yaptırımlar uygulamış ve mahkemenin faaliyetlerini engellemeye çalışmıştır. Son yaptırım kararı da bu politikanın bir devamı niteliğindedir.
Bu Kararın Sonuçları Ne Olacak?
ABD'nin UCM yargıçlarına yönelik yaptırım kararının uluslararası hukuk ve adalet açısından ciddi sonuçları olabilir. Bu karar, UCM'nin bağımsızlığını zedeleyebilir ve mahkemenin uluslararası suçlarla mücadeledeki etkinliğini azaltabilir. Ayrıca, diğer ülkeleri de UCM'ye karşı benzer adımlar atmaya teşvik edebilir.
Avrupa'nın bu karara karşı gösterdiği tepki ise, uluslararası hukuka ve adalete olan bağlılığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. AB ve üye ülkeler, UCM'nin bağımsızlığını savunarak, uluslararası suçların cezasız kalmaması için mücadeleye devam edeceklerini vurguluyorlar.
Sonuç olarak, ABD'nin UCM'ye yönelik yaptırım kararı, uluslararası arenada gerginliği artırmış ve adalet ile siyaset arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme getirmiştir. Avrupa'nın bu karara karşı duruşu, uluslararası hukukun ve adaletin korunması için önemli bir adım olarak tarihe geçecektir.